Türkçe’deΞένες γλώσσες

Bayram Hazırlığı

3 Μαρτίου 2014

Bayram Hazırlığı

ΑΣΚΗΤΑΡΙ  3
Rab’te sevgili evlatlarım orucunuz mübarek olsun.İşte şimdi oruç ve ruhsal mücadeleler zamanıdır.Terennümlerimiz şöyle der; Ellerimi ruhsal mücadelelerinize merhametle bakan yüce Allaha yükseltiyorum.Ve her birinizin gücü yettiği oranda sunacağı oruçlarımızın makbul olmasını diliyorum.Her birimiz mümkün olduğu kadar oruçlarımızı tutalım.Ve örnek olarak azizlere bakalım.İşte Davut Peygamber Mezmurlar da şöyle haykırır;
“Ekmeğimi yemeyi unuttum, etim kemiğim yapıştı…”
Oruçla ilgili bu sözleri duyunca zihnimize takılan soru şu: Neden bütün bu oruçlar? Oruç nedir?
Bununla ilgili yaygın olan çok cevaplar vardır. Bazıları için oruç bedene bir eziyet ve bedenin isyanını söndürmektir. Sanki beden günahkar olan nefsin bir hapishanesidir veya ona eziyet edip ceza vermektir. Gerçekte durum böyle değildir. Beden yalnızca kutsal olmakla kalmayıp aynı zamanda benliğinde Rabbi kutsayandır. Resul Pavlus’un tanımladığı gibi: Beden kutsaldır ve oruçla çok kutsallaşır.
Başkaları için de oruç bağışlanma dilemek için yapılan uygulamalar veya beşeri günahlarımız için Allah’ın merhametini dilemektir.Eski ahit buna ilişkin birçok örneklerle doludur. Evet oruç böyledir. Ama bu orucun bütün anlamı değildir. O halde oruç nedir?
Buna cevap vermek için kilisenin ilk dönemlerine gitmemiz gerekir. Mesih’in dirilişiyle başlayan ilk kilise de Büyük oruç veya birçok uzun süreli oruçlar yoktu. Ve ilk kilisede bayram olduğu kadar oruç yoktu. Olay Mesih’in diriliş olayı idi. Ve Fısıh Kilisede Bayram günüydü.
Ama zaman içinde Hristiyanlar Fısıh’tan üç gün önce oruç tutarak kutlamalara hazırlanmaya başladılar. Sonra orucu uzattılar ve bütün yas haftasına yaydılar.
Böylelikle kilise bayramı yaşamaya uğraşırken oruçla sancılanmaya başladı ve ruhsal denemelerdir ki kiliseyi buna yöneltti. Bayram gerçekten kırk değil elli gün oruç tutmayı hak etmektedir.
Oruç kilise vicdanında ne bedene eziyet etmek ve ne de bir ödevdir veya merhamet dilenmedir. Aksine bayrama hazırlanmaktır. Oruç merdivendir. Her günü bizi bayrama yaklaştıran birer basamaktır. Oruç bazılarının söylediği gibi, bayramdan önceki zevklerle değiştirdiğimiz bir “Mahrumiyet” dönemi değildir. Oruç tek kelimeyle “Karşılıksız hibelerdir” yani bayramın gelişidir. Bayram küçüktür ve orucun ilk gününden gelişmeye başlar. Oruç uzak olan bayramı yakınlaştırır. Kısaca oruç bayramın görünümüdür. Büyük oruç bizleri Bayram geldiğinde kutlama yapmaya muktedir birer Fısıh ehli haline getirir.
Bilmeyen için oruç mahrumiyet ve eziyet olarak görünür. Ama onu böyle yaşayanlar için oruç kutlama ve sevinç haline gelir. Orucun güzel olan hüznü budur. Orucun güzelliği oruç tutanın yaşamına kademe kademe gelen bayramın içinde gizlidir. Yani gün be gün bayramın yaklaşan görünümündedir.
Bayramın tecellisi olarak oruç, gerçekte kutlama yapmaya muktedir olan Fısıh ehli insan için bir görünümdür. Hepimiz vaftiz günümüzden itibaren Fısıh ehli olduk. Ama günlük davranışlarımız üzerimize eski insan esvabı örterek bizleri değiştirdi. Çünkü biz daha önce Mesih’i giyinmiştik. Ve hepimiz bu eski kuşam ile Mesih arasında gidip gelmekteyiz. Oruç bizdeki yeni insanı parıldatır. Yani bizi tövbe ile yıkayıp paklar. Bu nedenle oruç insan için bir tecelli hareketi olarak bir tövbe hareketidir, eski insanı çıkarıp yeni insanı giyinmektir.
Bu orucun sizler için hüznün güzellikleriyle veya tövbenin sevinciyle olmasını dilerim.

Metropolit Pavlus Yazıcı

Foto:anavaseis.blogspot.com