Türkçe’de

KUTSAL VAFTİZ (Τούρκικα, Turkish)

10 Οκτωβρίου 2009

KUTSAL VAFTİZ (Τούρκικα, Turkish)

baptism Jesus

GENEL OLARAK KUTSAL VAFTİZ

İsa Mesih’in uzuvları olmak için Hristiyanlar olarak, hepimiz vaftiz olmakla hayatımızın belli bir anında Tanrι’nın bu büyük nimetini kabul ettik.

Ettik ki; O’nunla birleşmemiz için! O’nu giymemiz için! Nitekim ilâhi okurken de şunu söyleriz : «İsa Mesih’te vaftiz olanlar, İsa Mesih’i giydiniz. Tanrι’ya şükür» .

Eğer küçük yaşta vaftiz olmuşsak genelde kendi vaftizimizi hatırlamayız. Önemli olan gerçek Hristiyanlar gibi yaşamaya mücadele etmektir; yeter ki İsa Mesih ile ilişkimizi kuvvetlendiren kilisemizin diğer ‘Dinsel Sırlar’ına da (sakramentlerine) çok defa katılmış olalım.

Ancak, birçok defa herhangi bir vaftizi takip etme şansımız olmuştur. Belki davet edilmişizdir veya kendimiz ebeveyn olarak bulunmuşuzdur veya belki de vaftiz edilecek olan bir küçük çocuğun vaftiz babası/annesi olmuşuzdur. Çok sık olmasa da, bazen erişkin bir kişinin de vaftizine katιlmιşιzdιr.

Bu küçük kitapçığın hedefi, her vaftizi kilisemizin kutsal bir Dinsel Sırrı – ve hem de birinci ilk sırrı- gibi yaşamamıza yardımcı olabilmektir.

Bu kutsal olaya bazı temel şeyleri bilerek, bilinçli olarak saygı ve dua ile iştirak etmek, orada icra olunanların manasını anlayıp kavrayabilmemizi daha kolaylaştıracaktır. Sıkça görülen bu sarsıcı olayı, bu kutsal sırrı bir aile eğlencesi havasına sokup, sosyal bir etkinliğe dönüştürmekten kaçınmalıyız.

Çünkü bu olay esnasında, burada bir kişi daha Gökyüzü Krallığı’nın oğlu ve vârisi olmaktadır (Kutsal Yağ duası).

Kilisemizin bize Kutsal Vaftiz hakkında ne öğrettiğini görelim. Orada olanları (elbette Tanrι’nın lütfuyla) anlıyorsak; işte o vakit, Vaftiz Dinsel Sırrını doğru bir biçimde takip edebilecek ve onu bir eğlence fırsatı,sosyal etkinlik,aile toplantısı olarak görmeyeceğiz.

Kutsal Vaftiz Ayini, bugün yapıldığı gibi üç ana bölüme ayrılır:

a) Vaftiz öncesi dualar

b) Asıl Vaftiz ana ayini

c) Vaftiz sonrası dualar

Bu ayinler yukarıda verilen sıralamadaki şekline uygun olarak, ilk erken dönem Hristiyanlık devrinde ayrı ayrı oluyorlardı. Fakat daha sonraları küçük yaşta vaftiz etme adeti hakim olunca, bunlar birleştirildiler.

Görüyoruz ki, ayin « Tanrι övülmeğe değerdir» ifadesiyle başladığında papaz, vaftiz edilecek kişi ve vaftiz babası dış dehlizde veya mabedin arka kısmında dururlar. Bu yer sembolik olarak, vaftiz edilecek kişinin Kiliseye girişinin şimdi başladığını gösterir. Orada papaz, sadece papaz atkısını giyerek bazı dualar okur, ancak bu dualarla hem kendisi ve hem de biz, kilisenin hâlihazırdaki üyeleri olarak, müstakbel yeni Hristiyanın sürekli Tanrι’nın koruması altında ve O’nun istediği şekilde yaşamasını dileriz.

«Gözlerin her şeye merhametle bakarak onun üzerinde dursunlar, kulakların da duanın sesini duysunlar. Günahlarını çıkartması için Sen’in en yüce ismini yüceltecek ve sana ibadet edecektir».

Papaz devamında, az bir zaman sonra Hristiyan olacak olan bu insandan Tanrι’nın adıyla Şeytan’ın uzaklaşması emrini verir. Unutmayalım ki, (belki bizim de işimize gelirdi ama bunun bir orta yolu yok) seçimimizi ya Şeytan’dan ya da Tanrı’dan yana yapmak durumundayız. Ya Tanrι’nın yanında olacağız veya da Şeytan’ın safında yeralacağız. Tabî ki her insan; ister vaftiz edilmiş olsun ister olmasın, Tanrι’nın yaratığı ve «tasviridir». Ancak Kilise’den uzakta kaldıkça Şeytan bizim üzerimizde hak sahibi olduğunu iddia eder ve ruhumuza karşı ataklarda bulunur.

Öyleyse papazın duaların sonunda, vaftiz edilen kişinin yüzüne üç kere üfürmesi ve her çeşit hilekâr ruhun onun içinden çıkıp gitmesi için duada bulunması, ne anlamsız, ne de sadece adet yerini bulsun diye yapılan bir şeydir. Biraz sonra da vaftiz olan kişiden veya eğer vaftiz edilen kişi küçük çocuk ise vaftiz babasından/annesinden, önce Şeytan’ı reddettiğini söylemesini ve üç defa tükürmesini ister. Hayatımızda, Şeytan’ı gerçekten reddettiğimizi hissetmemizin büyük bir önemi vardır. Hem onu gerçekten reddetmemiz hem de onun bütün işlerinden tiksinmemizin büyük önemi vardır. Başka türlü Hristiyan olduğumuzu nasıl söyleyebiliriz? Vaftiz edilen kişi Şeytan’ı reddettikten sonra, bundan böyle İsa Mesih ile beraber yürüyeceğini kabul ediyor: «İsa Mesih’in yanında yer alıyor musun»? «Evet, İsa Mesih’in yanında yer alıyorum». Ve bir Hristiyanın tam olarak neye inandığını belirten bir bildiri gibi «BÜYÜK İMAN EVETLENMESI»’nı üç defa okur.

Inanιrιm Bir Tanrι’ya

herşeye gϋcϋ yeten Baba’ya

göğϋn ve yerin tϋm görϋnen ve görϋnmeyenlerin Yaradanιna.

Tek Rab Isa Mesih’e,

Tanrι’nιn Oğluna,

Tek doğana, tϋm çağlardan önce Baba’dan doğana,

Işιk’tan Işιk,

Gerçek Tanrι’dan Gerçek Tanrι’ya,

Doğan’a, yaratιlmayana,

Baba ile aynι özde olana,

tϋm şeylerin O’nunla yaratιldιğιna.

Biz insanlar ve kurtuluşumuz için,

göklerden aşağιya inene,

ve Kutsal Ruh’la bakire Meryem’den beden alana ve insan olana.

Üstelik bizler için Pontus’lu Pilatos çağιnda çarmιha gerilene,

acι çekene ve gömϋlene.

Kutsal Yazιlara göre ϋçϋncϋ gϋn dirilene.

Göklere yϋkselene ve Babasιnιn sağιnda oturana.

Görkemle yine gelecek olana,

dirileri ve ölϋleri yargιlamaya.

O’nun Krallιğιnιn sonu olmayacaktιr.

Kutsal Ruh’a Rab’be yaşam verene,

Baba’dan çιkana,

Baba ve Oğul ile birlikte tapιlana ve onurlandιrιlana

Peygamberler aracιlιğιyla konuşmϋş olana,

Bir, Kutsal, Evrensel ve elçisel Kilise’ye,

Onaylarιm gϋnahlarιn bağιşlanmasι için olan tek vaftizi.

Beklerim ölϋlerin dirilişini ve gelecek çağιn yaşamιnι.

Amin +.

Vaftiz Dinsel Sırrı’nda duyulan ifadelerin hepsinin üçer kere tekrarlanmaları, Teslis inancının bir formülü olup, söylenenlerin bir tasdiki ve onaylamasıdır.

Gördüğümüz vaftiz öncesi bu dualardan sonra (;ki bunlar, bir kişinin Kutsal Vaftiz lütfunu kabul etmesi için bir hazırlıktır) asıl Vaftiz ayini başlamaktadır. Şimdi artık, papaz, kilisenin ortasındaki vaftiz kazanının yanında, vaftiz edilecek kişi ve vaftiz babasıyla/annesiyle durur, üzerine de papaz atkısı ve papaz ayin cüppesini giyerek şunu okur: «Şimdi ve ilelebet, ezelî ve ebedî olarak, Baba Tanrı, Oğul Tanrı ve Kutsal Ruh’un egemenliği mübarektir. Amin».

Bildiğimiz gibi, bu cümle, dinsel törenin-ayinin girişini ve başlangıcını teşkil etmektedir. Ancak bu cümleyi şimdi hem vaftizde hem de düğünde duyuyoruz. Bunun nedeni ,kilisemizin eski düzenine göre, Hristiyanların düğünlerinin ve vaftizlerinin dinsel ayin esnasında olmasıydı -Aynen şimdi gördüğümüz papaz atama törenlerinin yapılmaları gibi-.

Çok daha sonraları, vaftiz ve düğünler, dinî ayinden koptular, ancak, birçok unsurları hala içlerinde ihtiva etmeleri gösteriyor ki; çok eskiden dinsel ayinin bir parçası idiler.

Asıl vaftiz ayininin başlamasıyla papazın bütün kilise için, ama bilhassa da vaftiz edilecek olan kişi için dilekleri işitilir. Manen ilerlemesi için, yine güzel bir duadan «ilerlesin, Tanrι’nın adı onun aracılığıyla saygıyla yücelsin» sonra, vaftiz kazanındaki suyun kutsanması duası yapılır. Ki; bu da bir yere kadar, İsa Mesih’in vaftizi yortusundaki suların kutsanması duasının aynısıdır. Sonuç olarak, vaftiz kazanındaki suyun kutsanmasıdır. Bu suları kutsama duasından sonra da, yağın kutsanması duası sırayı alır. Bu yağ ki; mücadelenin, tedavinin, günahların bağışlanmasının sembolüdür ve vaftiz edilecek olan kişinin bütün bedenine sürülür.

Kilise Babalarιmιz ve çağdaş pederlerimiz bu yağlanmanın bilhassa bütün bedene yapılmasının önemini vurgulamaktadιrlar.

Şimdi de, bütün ayinin en temel anına geliyoruz ki; o da kutsanmış olan suya üç dalıştır. Her defasında da, Teslisin (Baba,Oğul ve de Kutsal Ruh) üç isminden bir ismi zikredilir. Suya bu üç dalışın anlamı, sadece basit bir sembolik hareket olmayıp İsa Mesih’imizin üç günlük defnedilişi ile yeniden dirilişidir. Gerçekten bu saatten sonra, vaftiz edilmiş olan kişi, artık İsa Mesih’in bedeninin bir uzvudur. İsa Mesih nasıl öldü ve kilisemizin içinde faaliyet gösteren Kutsal Ruh’un gücüyle yeniden nasıl dirildi ise, vaftiz edilen kişi Tanrι’dan uzak bir durumda ölüyor ve Tanrι ile birleşmiş bir vaziyette dünyaya geliyor. Şunu da bilelim ki, bedenin bütününü suya daldırmak gereklidir. Vaftiz yapıyoruz, su ile serpme değil!

Devamında (vaftiz esnasında kullanılan) Kutsal Yağ duası gelir. Şimdi de kadri mutlak Tanrι’ya şükrederiz. O Tanrι ki; hepimizin kurtuluşunu istediği için, bizi Kutsal Ruh’un armağanlarıyla dolduruyor. Bu armağanların üzerimizdeki görünür yeri ve mührü, Kutsal Yağ’ın üzerimize sürülmüş olmasıdır. Yeni vaftiz olmuş olan kişinin bedeninin çeşitli yerleri haç şeklinde Kutsal Yağ ile yağlandıktan sonra ,o kişi artık tam olarak yeni bir Hristiyan olup Tanrι’nın parlak ve bütünlüklü tasviridir ve bizler hayatı boyunca da bu halini korumasına dua ederiz. Başladığı bu yeni parlak ve kutsal hayatın gözle görülür elle tutulur bir göstergesi de,kişinin beyaz elbiseler giymiş olmasıdır. Bununla beraber de, İsa Mesih’in adaletini ve nurunu «giymiş» olarak yaşaması temennisinde bulunulur. Bundan başka da, çok sevilen haçın teslim edilişi gelir ki; o haç ,bundan sonraki hayatında onun sembolü ve silâhı, yanan meşalesi olacaktır.

Ve bu meşale ile de her hristiyanın hayatının etrafımızdakilere bir ışık kaynağı olması hepimizin, ama bilhassa da İsa Mesih’in beklentisidir.

Bunun devamında da papaz, yeni vaftiz olmuş olan kişi ve vaftiz babası vaftiz kazanının etrafında dönerler. Vaftiz kazanının etrafındaki bu dönüş, bir manevî «danstır». Bir insanın daha kurtuluşu kabul etmesinin bir sevgi gösterisi ve şenlik kutlamasıdır. Gerçek anlamda, vaftiz ayini burada tamam bulmuştur. Bunun arkasından Resullerin İşleri’nden (Elçilerin Işleri), İncil’den bazı pasaj ve ayetler ile bazı şükür duaları da okunur.

Eski zamanlarda daha yukarıda da bahsedildiği gibi ,vaftiz edilen Hristiyanı «Kutsal Yağ ile yağlamak» ve «saçından saç kesmek», Vaftiz’den sekiz gün sonra oluyordu. Küçük çocukların vaftiz edilme uygulaması kiliseye hakim olunca, hepsi tek ayin içerisine alındılar ve artık tamamen bir olmuşlardır.

Oysa başlangıcında vaftiz ayininin ayrı bölümleri belirli içeriğe sahiptiler: Kutsal Yağ ile yağlamak, yeni Hristiyan olmuş olan kişiyi yıkama ve vaftiz olan kişinin sekiz gün boyunca beyaz vaftiz gömleğini giymesi.

Böylece vaftiz olan kişinin imanını, bu büyük ruhani coşkuyu sindire sindire, adım adım yaşaması sağlanırdı.

Saçların kesilmesi ise, vaftiz edilmiş olan kişinin vaftiz edilişinden sonra ilk defa saçından kesme olayı idi. Bu saç kesme olayı, papaz tarafından belli bir duanın okunmasıyla olup, daha önceden meydana gelmiş olan vaftiz ile Tanrι’ya bir armağan,sunu anlamındadır.

Mümkün olanı anlatabildiğimiz kadarıyla, Kutsal Vaftiz ayini’nin özeti budur. Vaftiz esnasında «evlât edinme armağanı» alıyoruz, Tanrι’nın hediyelerinin vârisleri ve çocukları oluyoruz. Bu kutsal saatin, basit bir sohbet toplantısı, eğlence aktivitesi veya sosyal bir gösteri olmasına izin vermek büyük bir yanlıştır. Korkunçtur! Yanı başımıza, bir insana daha Kutsal Ruh iniyor ve biz de dedikodu yapıyor ve alışılmadık bir biçimde gülüyoruz. Böylece de bizim bu yakışıksız davranışımızın sonucunda maalesef hayatımızın diğer birçok zamanlarında da olduğu gibi, kendi vaftizimiz esnasında aldığımız armağanları kovuyoruz.

Şimdi de özetle ve birkaç cümleyle, Kilisemizin Vaftiz Dinsel Sırrı ile doğrudan ilgili olan bazı konular hakkında bize neler öğrettiğini görelim.

Vaftiz ile ilgili sorular muhtemelen aklımızı hâlihazırda meşgul etmiş olabilirler.

Bugün, birçok insanın dilinde dolaşan alışılagelmiş sorulardan bir tanesi de, niçin küçük yaşta vaftiz oluyor olmamızdır. Bazıları –bunların sayısı daha azdır- soruyu, vaftizimiz yüzünden sevinemediğimizle bağlantılı kılmak isterler. Bazıları da -ki bunlar daha çokturlar-, şöyle bir düşünce ortaya atarlar: «Bir kişi Hristiyan olacak veya olmayacaksa, kendisi için kendisi karar vermelidir». Bu konudaki cevabımız, tabiî ki çok büyüktür. Ancak, kitapçιğιn dar çerçevesinde, bunların sadece bazı noktalarına değineceğiz.

a) Her şeyden evvel kilisemizde, Pentekost gününden bugüne kadar, hem yetişkinlerin vaftizi vardır, hem de Hristiyan ailelerinin üyelerinden olan küçük çocukların vaftizi vardır. Küçük bir çocuğun vaftiz edilişi, kilisemizin kutsal armağanlarından alabilmek için ona katılım hakkı sağlar ve onu küçük yaşından itibaren kutsallaştırmış olur. Nasıl ki her ebeveynin, çocuğuna her açıdan en iyi şeyleri -bazen kurbanlar vererek dahi olsa- sunmak istemesi doğal bir şey ise,inançlı olan bir ebeveynin de çok kısa bir zamanda çocuğunun da İsa Mesih’in bedeninin bir uzvu olmasını istemesi de çok doğaldır. Çocuğu Kutsal Ruh ile dolsun. Velev ki, vaftiz saati,çocuk için bilinçli olarak bir şey ifade etmiş olmasa dahi..

Serbest seçme konusu hakkına gelince; burada istemeyerek ya da kötülüğün etkisinden olsa gerek, çok ciddî bir yanlış yapmaktayız. Vaftiz olayının ve genelde de Tanrι ile olan ilişkimizin bizi bağlamadığını unutuyoruz. Malesef etrafımızda ve kendi içimizde de, çok net bir biçimde bunu zaten görüyoruz. Eğer bilinçli olarak yaşamak istemezsek, vaftiz edilmiş Hristiyanlara yakışır bir hayat mı yaşıyoruz? Öyle ise, nasıl olsa seçiyoruz. Ha, «çocuğu kendi başına bırak kendisi seçsin, Tanrι’ya inanmak isterse veya istemezse» görüşüne gelince, bu ya gülünçtür veya günaha çağıran cinstendir. Çünkü, toplumumuzun bütün yapısı, kitle iletişim araçları, reklâmlar, basmakalıp halini almış olan eğlenme usulü ve davranışı, moda ve daha birçok çağdaş olayların yapmadıkları bir şey varsa, o da, insanların seçme şansına sahip olmalarına izin vermeleridir. Sadece inanç konusunda mı başkaları tarafından etkilenmemizi istemeyeceğiz? En azından, kendimize ve Tanrι’ya karşı samimî olalım bari. Şunun şurasında, küçük çocuk, Tanrι’nın lütfu yanında büyüsün ve hür bir kişi gibi, her insan, günün birinde, kendi yolunu muhakkak seçecektir. Vaftiz bağlayıcı bir şey değil; o bir hürriyettir!

b) Bizde yanlış bir intiba da var ve de çok defa bu intiba, bu dinsel sırrın anlamının biraz da yanlış anlaşılmasına sebep oluyor. Bu da, ‘’vaftiz olayı bir kişinin isim alabilmesi içindir’’ izlenimidir. Bu küçük kitapçıkta zikredilenlerden anlaşılıyor ki, gerçek anlamda, vaftiz olayının isim verme olayıyla özdeşleştirilmemesi lâzımdır. Vaftiz edilen kişinin isminin vaftiz esnasında söylenmesi uygulaması vardır. Aynen, Kilisemizin başka ayinlerinde de var olduğu gibi. Burada ve her yerde de demek istiyor ki; ‘’her insan ayrı bir bireydir ve Tanrι hepimiz için ayrı ayrı ilgileniyor’’. İsmin zikredilmesi olayı, dua ve tapınmada, Kutsal Yağ Sürme Töreni’nde, düğünde ve daha birçok durumlarda mevcuttur. Öyleyse vaftiz olayı, çocuğun isim alma usulü değil, bu konuyla alâkalı ailevî bir kavganın bitişi veya başlangıcı da değildir. Kilisemizin isim koyma duası vardır. Çoğunlukla da çocuğun doğumundan sekiz gün sonra -daha sonra da olabilir- okunur. Sakramentin kutsallığını kenara itmek ve «yeni isimle» gurur duymak veya da bizimkilerle kavga etmek yerine, çocuğun ismi, vaftiz olmadan önce de söylenebilir.

c) Vaftiz ile ilgili başka bir konu da vaftiz babası seçimidir. Onun rolü vaftizde ve hele de küçük çocuk vaftizinde çok gerekli ve önemli olup, sadece yortularda çocuğa hediyeler almakla sınırlı değildir. Küçük çocuk, Hristiyan yaşayışını ve hayatını anlamaya başladığında, vaftiz babası da o çocuğu iman konularında bilgilendirmek göreviyle yükümlüdür. Daha evvel de gördüğümüz gibi, vaftiz babası küçük çocuğun adına Şeytan’ın her işini arkaya bırakıp İsa Mesih ile bir olacağına söz vermiştir. Demek oluyor ki, Tanrι’nın karşısında üzerine aldığı yükümlülük aşikârdır. Eğer bir insan kendisini kiliseden uzak tutmuş veya Ortodoks değil ise,Tanrι’nın karşısında böyle bir yükümlülüğü üzerine alması, sadece ve sadece Vaftiz Dinsel Sırr’ını, bizim seçeceğimiz «vaftiz akrabalığı» için kullanması mümkün değildir. Tanrι ve Kilisemizin dinsel sakramentleri ile oynayamayız. Ya bilinçli bir şekilde katılmaya uğraşırız veya da hiç katılmayız. Bu sert ve katı görünüyor olsa da, Kutsal Ruh’un faaliyetlerini sosyal ve başka amaçlar için kullanmaktan daha iyidir.

ç) Alışılmış bir şeydir, yeni vaftiz olmuş olan kişinin sık sık komünyon alması için özen gösteririz ve bu da doğru olandır. Yanlışımız ise, vaftizden sonra üç Pazar gününün geçmesiyle, çabalarımıza hemen son vermemizdir. Bedenen yaşayabilmemiz için fiziksel olarak yemek yememiz nasıl gerekiyorsa, aynen bu şekilde kutsal Komünyon Sofrası’ndan almamız da manevi beslenmemiz için gereklidir ve bu besini bize bizzat İsa Mesih kendisi temin etmektedir. Nasıl mümkün olabilir ki, Vaftiz töreninden sonraki ilk üç Pazar gününden sonra «yükümlüğümüz» sona ermiş olur? Yeni vaftiz olmuş olan kişinin, İsa Mesih’e göre olan yeni hayatında, manevi yönden yükselmesi için, düzenli olarak ‘’Semavi Ekmek’’ ile beslenmesi gereklidir. Her ne kadar bizim kendi vaftizimiz çok geçmişte kalsa da,bu hepimiz için geçerlidir.

d) Vaftiz babaları olarak bir vaftiz için hazırlık yaparken ,kilisemizin de geleneğine uygun olarak vaftiz edilecek kişi için beyaz elbise almamız gerekmektedir. Yeni Vaftiz olmuş olan kişinin ruhunun temizliğini ve de parlaklığını sembolize eden beyaz elbiseleri görmezden gelerek, hoşumuza giden ve daha çekici olan renkli bir vaftiz elbisesi satın almak doğru bir şey değildir. Aynen vaftiz istavrozunun seçimini de yaparken dikkatli olmak gerekmektedir. Vaftiz ettiğimiz kişi için basit bir süs eşyası değil, İsa Mesih istavrozu biçiminde bir haç almamız lâzımdır.

e) Vaftiz Dinsel Sırrı ile alâkalı son bir konu da, bu dinsel sakrament esnasında kullanılan peçete ve elbiselerin atılmamalarına dikkat edilmesi gerektiğidir. Genel olarak bu çaba -küçük çocuğun vaftiz edilme olayı ise-, elbiseleri yıkama işi annelere düşer. Bu elbiseler ki, vaftiz kazanındaki takdis edilmiş su ve Kutsal Yağ ile ıslanmışlardır. Hristiyan halkın vicdanına çok doğru bir biçimde işlenmiş bu elbiseler ayrı bir gayretle, mümkün olan yerde (derede, denizde veya evde) yıkanırlar, ama elbiselerden çıkan suyun kanalizasyon ve lağım gibi pis bir yere boşaltılmamasına özen gösterilir. Tabiî, bir kişi bu elbise konusunu pek dikkate almasa da, Tanrι’nın lütfu kirlenmez. Ancak biz, Tanrι’ya karşı her şeyde dikkat ve saygı ile inancımızı ve sevgimizi gösteririz.

Kardeşlerimiz, Kilisenin hayatında Kutsal Ruh’un kurtarıcı faaliyeti ve daha bir bulunma gibi takip ettiğimiz her vaftizi gerçekten hissetme gayretimizi Tanrι kutsal kılsın. O vakit, bir zamanlar bizim vaftizimizden dolayı içimizde sevinç ve bağışlama hissedeceğiz.